Gece, şehrin tenhalarında çıkmaz bir sokak; duvarlar kirli, keskin bir sidik kokusu hakim ve etrafta çeşitli çöpler yere atılmış. En çok göze çarpan gelişi güzel savrulmuş içki şişeleri. Sokağın sonunda ise bir kapı var. Kapının başında iki kişi bekliyor. O karanlıkta uyuşturucudan kan çanağına dönen gözlerini kamufle etmek için taktıkları gözlük insanı yeterince korkmasına ve paniklemesine neden olabilir.. Bilmediğin bir yerdesin, amaçsız şekilde kendini yükselmeye bırakmışsın, akıbetini düşünmeden..
Sokağın başında bir adam; tüm hayatını sorgulamaktan bıkmış.. Sistemin getirdikleri, ondan aldıkları... Bir makine gibi, programlanmış. Konuşması ona ait değil, düşüncesi ona ait değil, eleştirmek onun harcı değil. Susmak ve çalışmak. Harcamak, yaşamak... Hepsinden sıkılmış ve sinirli bir adam.
Hiç bilmediği ve alışık olmadığı bir yerde. Biraz çakırkeyf ve dış görünüşü bulunduğu yer için uygun değil. Orada bir yabancı gibi... Kravat yarıya kadar inmiş, gömlek pantolonun dışına taşmış ve saçı başı dağılmış...
Sokağın başında durup öylece bakıyor adam sokağa, bara ve barın korumalarına. Barın korumaları ise sokağın sonundaki, gecenin mavliğini arkasına alıp bir gölge gibi dikilen adamı fark ediyor. Adam, yavaş adımlarla yürüyor, yürüdükçe sokağı süzüyor göz uçlarıyla. Barın kapısına geldiğinde üstünü arayan korumalar girmesine izin veriyor... Kapıdan girdiğinde müziğin sesleri duyulmaya başlıyor.
Adam merdivenlerden aşağı yavaş yavaş iner. Olabildiğine illegal bir atmosfere sahip olan ortam algılarını daha çok açmıştır. Hemen tuvaleti arar gözleri, dumandan göz gözü görmeyen ortamda neon ışıklı kırık dökük bir levha gözüne çarpar. Ağır adımlarla ilerlerken, her şey olabildiğine hızlı gözükür adama. Sahnede tavandan yere kadar uzanan zincirleri, dj setinin yanında dans eden kadınları görür. Spot ışıkları ritmik yanar ve söner, herkes en yüksek kafayla dans ediyor, ucra köşelerde alış-veriş yapan satıcılar ve kullanıcılar. Adam kendini sadece müziğe bırakmak, geceyi nerede sonlandıracağını bile bilmeden bu ortama adapte olmaya çalışmak niyetindedir. Tuvalette kırık dökük duvarlar, pisuvarları dolup taşmış ve lavabonun musluğu açık bırakılmış, yerler hafif ıslanmış bir vaziyettedir. Tuvalette bir adam kafayı çekmektedir. Onu izler ve yaptığı şeyi anlar hemen. Artık dibine vurmuştur hayatın, öyle düşünmektedir. Vakit kaybetmeden adamın yanına yaklaşır ve pazarlık başlar...
Adamdan aldığı az da olsa ona yetecektir. Aldığından 5 çizgi çıkaran adam, 3 çizgiyi seri şekilde burundan asılır ve 1 dakika öylece bekler. Sonra diğer 2 çizgiyi de çeken adam, burnunu sıkar, kafasını kaldırdığı anda; slayt şeklinde flulaşan ortam, hareketlerin hızına göre yavaşlayan görme duyusu. Algıların en üst seviyede açılmasıyla birlikte hafif sendeleyerek tuvaletten çıkar. Kalabalığın ortasına doğru ilerler, ilerler, ilerler...
Kalabalığın ortasında öylece durur, sabit, hiç hareket etmeden, gözleri kapalı ve kafası yukarıda seslere kulak verir. Algıları o kadar açılmıştır ki; en arkadaki çiftin öpüşmelerini, konuşmalarını bile duyar. Sonra seslerin hepsi birbirine karışır, korku filmi gibi. Tam ortama ısınmışken, biri omzundan tutup silkeler, adam aniden gözlerini açar. Suratı kir pas içinde, her yanı yırtık leş gibi bir ceket giyen, saç sakal birbirine karışmış orta yaşlarda bir adam o'na şöyle der;
- Uyan dostum! Bu sokak geceyi geçirmek için iyi bir yer değil...
+ Ben, ben neredeyim ihtiyar..?
- Sanırım bilmediğin bir yerdesin, olmak istemediğin yerdesin. Ceketin güzel, vermek ister misin?
+ Al, senin olsun. Bundan sonra işime yaramayacak...
- Ben de zamanında öyle demiştim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder