Özgürlüklerin bile tarifeli, sevişmelerin ticari, baştakilerin/otoritenin bilinçsiz sevişmelerin ürünü, insan görünümlü yaşam formlarının ensest gözleri ile herkesi taciz ettiği (sokaklar kamera dolu!), ana haber bültenlerinde diksiyonu bozuk spikerlerin, haberlerin git gide magazinden ibaret olduğu, insanların uyutulduğu, uyumayanların azınlık olarak sınıflandırıldığı, paranın en büyük din, dinin ve savaşın en büyük pazar zemini olduğu, ezikliğine narsizm figürleri atan ego aptallarının mantar gibi türediği, savaşın bile sanat dalı olarak görüp geliştirildiği, dedesinin dedesi tokat yedi diye dedesinin dedesine tokat atan adamın torunlarının torunlarına kin besleyen ziyniyetin hâlâ var olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
25 Mart 2012 Pazar
14 Mart 2012 Çarşamba
REGL
Kapı açılır ve Cemil oturduğu yerden kapıya doğru dönerek Rıza'ya seslenir...
Cemil - Geldin mi lan?
Rıza telaşlı, üzgün ve sinirli bir şekilde ayakkabılarını çıkarmaya çalışır. Aynı zamanda da yaşadığı gerginliği vücut diliyle göstermektedir. Çünkü ayakkabı bir türlü çıkmıyordur... Tek ayağıya denge kurmaya çalışırken fazlalıklarfan kurtularak denge kaybına uğramakta ve bu hengamede Cemil'e cevap verir...
Rıza - Off, çıkmıyor ya lanet şey, çişim de hep bu anlarda gelir zaten..!
Cemil - N'oldu lan, sesin titriyor, ağlayacak gibisin?
Rıza - Ay dur dur, labelanı vermesin neler oldu bir bilsen...
Cemil - Tamam gel de anlat hele...
Rıza - Hayvan kadın ya..!
Cemil - N'oldu..? Yoksa Rahime..?
Rıza - Ayy sorma Cemil ya... O hayvanın adını da ağzına alma...
Cemil - Ooo... Durumlar kötüymüş yahu. Anlat bakalım, geç otur hele.
Rıza - Ya bugün buluşmayalım dedim, bugün olmaz dedim, günler torbaya mı doldu dedim dedim ama dinlemedi...
Cemil - Eee?
Rıza - Ee'si işte kıramadım ben de bu hâlimle buluşmaya gittim. Önce bir şeyler yedik içtik. Sonra "bana gidelim mi?" diye sordu. Olmaz dedim ben de... Israr etti. Neyse, yine kıramadım hayvanı. ama suç bende...
Cemil - Ay bi' soluklan anacım, dur su getireyim sana...
Cemil kalkıp su getirir...
Rıza - Ay sağ ol şekerim...
Cemil - Al bakalım...
Rıza - Ölmüşlerinin canına gitsin anacım...
Cemil - Afiyet olsun, ee sonra n'oldu?
Rıza - Sonra işte gittik bunun eve... Film falan izleyelim dedi. Başta her şey güzeldi. Sonra bu iyice yanaştı, sarılmalar, öpmeler falan. Ay yapamam Rahime dedim... Tartıştık... Sonra bir sorun mu var dedi. İlk başta çekindim. Sonuçta daha yeni yeni tanıyoruz birbirimizi...
Cemil - Ay yoksa o hayvan sana bir şey mi yaptı Rıza!!
Rıza - Ayy sandığın gibi bir şey olmadı ama yine de olmaz daha görüşmem o hayvanla...
Cemil - Ay n'oldu, çatlatmasana adamı ayol...
Rıza - Ya üstüme geldi, sevişmek istedi falan. Olmaz dedim. Sonra tartıştıkçok. En son dayanamadım söyledim ben de, özel günüm dedim bugün... O da bana "tamam gel daha özel olsun işte" dedi ya... Hayvan yemin ederim...
Cemil - Ayy öküzmüüş ciddeeeen....
Rıza - Sonra anlamadı sandım, ben de söyledim regl olduğumu. Sonra bana "fark etmez canım ya, duşa gireriz ardından, nedir ki?" deyince vurdum kapıyı çıktım. Bak elim ayağım hâlâ titriyor.
Cemil - Ay iyi yapmışsın şekerim ya. Bu kadın milleti hep böyle, aklı fikri şeyde... Hiç anlamıyor hâlimizden!
Cemil - Geldin mi lan?
Rıza telaşlı, üzgün ve sinirli bir şekilde ayakkabılarını çıkarmaya çalışır. Aynı zamanda da yaşadığı gerginliği vücut diliyle göstermektedir. Çünkü ayakkabı bir türlü çıkmıyordur... Tek ayağıya denge kurmaya çalışırken fazlalıklarfan kurtularak denge kaybına uğramakta ve bu hengamede Cemil'e cevap verir...
Rıza - Off, çıkmıyor ya lanet şey, çişim de hep bu anlarda gelir zaten..!
Cemil - N'oldu lan, sesin titriyor, ağlayacak gibisin?
Rıza - Ay dur dur, labelanı vermesin neler oldu bir bilsen...
Cemil - Tamam gel de anlat hele...
Rıza - Hayvan kadın ya..!
Cemil - N'oldu..? Yoksa Rahime..?
Rıza - Ayy sorma Cemil ya... O hayvanın adını da ağzına alma...
Cemil - Ooo... Durumlar kötüymüş yahu. Anlat bakalım, geç otur hele.
Rıza - Ya bugün buluşmayalım dedim, bugün olmaz dedim, günler torbaya mı doldu dedim dedim ama dinlemedi...
Cemil - Eee?
Rıza - Ee'si işte kıramadım ben de bu hâlimle buluşmaya gittim. Önce bir şeyler yedik içtik. Sonra "bana gidelim mi?" diye sordu. Olmaz dedim ben de... Israr etti. Neyse, yine kıramadım hayvanı. ama suç bende...
Cemil - Ay bi' soluklan anacım, dur su getireyim sana...
Cemil kalkıp su getirir...
Rıza - Ay sağ ol şekerim...
Cemil - Al bakalım...
Rıza - Ölmüşlerinin canına gitsin anacım...
Cemil - Afiyet olsun, ee sonra n'oldu?
Rıza - Sonra işte gittik bunun eve... Film falan izleyelim dedi. Başta her şey güzeldi. Sonra bu iyice yanaştı, sarılmalar, öpmeler falan. Ay yapamam Rahime dedim... Tartıştık... Sonra bir sorun mu var dedi. İlk başta çekindim. Sonuçta daha yeni yeni tanıyoruz birbirimizi...
Cemil - Ay yoksa o hayvan sana bir şey mi yaptı Rıza!!
Rıza - Ayy sandığın gibi bir şey olmadı ama yine de olmaz daha görüşmem o hayvanla...
Cemil - Ay n'oldu, çatlatmasana adamı ayol...
Rıza - Ya üstüme geldi, sevişmek istedi falan. Olmaz dedim. Sonra tartıştıkçok. En son dayanamadım söyledim ben de, özel günüm dedim bugün... O da bana "tamam gel daha özel olsun işte" dedi ya... Hayvan yemin ederim...
Cemil - Ayy öküzmüüş ciddeeeen....
Rıza - Sonra anlamadı sandım, ben de söyledim regl olduğumu. Sonra bana "fark etmez canım ya, duşa gireriz ardından, nedir ki?" deyince vurdum kapıyı çıktım. Bak elim ayağım hâlâ titriyor.
Cemil - Ay iyi yapmışsın şekerim ya. Bu kadın milleti hep böyle, aklı fikri şeyde... Hiç anlamıyor hâlimizden!
9 Mart 2012 Cuma
AŞK I ZERK
Adam - Uzak diyarlardan gelmiş bir yabancı gibi karşıla beni; ürkek ve meraklı...
Kadın - Geçmişini unutmuş bir fahişe gibi gör beni; açtığın yeni sayfalara yaz, karalamak yerine...
Adam - Kaderinden kaçan bir korkak gibi sarıl bana; gücünü benden alan bir tanrıça gibi...
Kadın - Aptallığının bedelini ödeyen ayaklarınla koş bana; bile bile acı çeken bir doyumsuz gibi...
Adam - Dumana teslim olmuş kafanla düşün beni; keyfine yamak yap bedenimi...
Kadın - Zaafını gizleyemeyen çaresiz bir kraliçe gibi gör beni; ruhumu teslim al bedenimden...
Adam - Aşk ile bakan bir çift gözle ser bakışlarını gözlerime...
Kadın - Meşkin orgazmını bahşet dudaklarıma...
Adam - Ve sonra...
Kadın - Yine iki yabancı olalım birbirimize...
Adam - Tekrar aşık olabilmek için...
Kadın - Geçmişini unutmuş bir fahişe gibi gör beni; açtığın yeni sayfalara yaz, karalamak yerine...
Adam - Kaderinden kaçan bir korkak gibi sarıl bana; gücünü benden alan bir tanrıça gibi...
Kadın - Aptallığının bedelini ödeyen ayaklarınla koş bana; bile bile acı çeken bir doyumsuz gibi...
Adam - Dumana teslim olmuş kafanla düşün beni; keyfine yamak yap bedenimi...
Kadın - Zaafını gizleyemeyen çaresiz bir kraliçe gibi gör beni; ruhumu teslim al bedenimden...
Adam - Aşk ile bakan bir çift gözle ser bakışlarını gözlerime...
Kadın - Meşkin orgazmını bahşet dudaklarıma...
Adam - Ve sonra...
Kadın - Yine iki yabancı olalım birbirimize...
Adam - Tekrar aşık olabilmek için...
4 Mart 2012 Pazar
KARISEPETI.COM
Cemil hayattan umduğunu bulamamış, monoton, maddi ve manevi olarak sıkıntılı günler geçiren biridir. Ev arkadaşı Rıza ise Cemil'in tam aksine hızlı yaşayan, iyi bir işe sahip olan, sosyal bir adamdır. Günün büyük bir bölümünü internette araştırma yaparak geçiren, son ürünlerden ve interneti ilgilendiren her şeyden haberi olan Cemil bir web sitesi keşfeder... İşte bu site evdeki tüm dengeleri değiştirecektir... Akşam olmuş ve Rıza eve gelmiştir, Cemil ise bilgisayar ekranına kilitlenmiş bir şeyler yapmaktadır...
3 Mart 2012 Cumartesi
FRANK'İN SUÇU NE?
Frank uzun bir süre sonra özgürlüğüne kavuşmuştur. Sıra intikamını almaya gelmiştir. Frank, Jeffrey'den intikamını almak için hapiste bol bol plan yapmıştır ve çıktıktan sonra doğruca yola koyulmuştur. Frank önce eski dostu Big Joe ve büyük kuzeni Billy'nin ziyaretine gitmiştir. Aslında bu hem ziyaret, hem de Jeffrey'den alacağı intikamın planını hayata geçirmek için attığı ilk adım olacaktır. Frank eski dostu Big Joe ve büyük kuzeni Billy ile bir araya geldiğinde önce hasret giderip kafaları çektikten sonra planını anlatmaya ister...
2 Mart 2012 Cuma
BEYAZ BİR SİYAH
İnandırdım kendimi...
Döktüm üzerime kasıtlı bir şekilde...
Komik duruma düşsem bile fark edilmek için, ufak bir çocuk gibi!
Kendim bile güldüm sonraların olasılıklarına, olmaması gereken olasılıklara...
Ama kanun işliyor ve benim olmasını istediklerime inanmam gerekiyor;
Arzın talebine sıkışmış hayali karşılıklar, fatura ağır, ben kuş gibi hafif...
Üflesen uçacağım, sakat kanadıma bakmadan...
Ama kasırgaların uzaklaştıracak, sakatlayacak iyice!
Dur desem de dinleyecek sanki bu kısır döngü,
Ya da ben duracağım olduğum yerde dönüp durmaktan...
Küçücük taşlar zarar vermeye başladılar ayaklarıma.
Aynı yerde dönmekten aşındılar, her taş yer yaptı...
Bile bile tuz döktüm yollara, kar da beyaz o da!
Yalan da beyaz, gerçek de, saflık da..!
Gülerken gördüğüm dişler de beyaz, baktığım gözlerin etrafı da!
Ya beyazlar zarar veriyor bana, ya da siyaha boyadığım ütopyalar...
Gözlerim sarhoş, kan çanağına dönmüş.
İçimdeki ben ölmüş,
Mutluluk zihnimden akıp giden bir dölmüş..!
Döktüm üzerime kasıtlı bir şekilde...
Komik duruma düşsem bile fark edilmek için, ufak bir çocuk gibi!
Kendim bile güldüm sonraların olasılıklarına, olmaması gereken olasılıklara...
Ama kanun işliyor ve benim olmasını istediklerime inanmam gerekiyor;
Arzın talebine sıkışmış hayali karşılıklar, fatura ağır, ben kuş gibi hafif...
Üflesen uçacağım, sakat kanadıma bakmadan...
Ama kasırgaların uzaklaştıracak, sakatlayacak iyice!
Dur desem de dinleyecek sanki bu kısır döngü,
Ya da ben duracağım olduğum yerde dönüp durmaktan...
Küçücük taşlar zarar vermeye başladılar ayaklarıma.
Aynı yerde dönmekten aşındılar, her taş yer yaptı...
Bile bile tuz döktüm yollara, kar da beyaz o da!
Yalan da beyaz, gerçek de, saflık da..!
Gülerken gördüğüm dişler de beyaz, baktığım gözlerin etrafı da!
Ya beyazlar zarar veriyor bana, ya da siyaha boyadığım ütopyalar...
Gözlerim sarhoş, kan çanağına dönmüş.
İçimdeki ben ölmüş,
Mutluluk zihnimden akıp giden bir dölmüş..!
HATALI BAŞLIK
Yenilgiler bir adet tecrübe verir sana, kirli ve tozlu sandıkta.
Açarsın ve içersin hepsini, başın döner hazmedemezsin önce...
Sonra alışırsın, bir nefes daha alırsın üstüne kasvetli havadan. Ciğerlerin sıkışır ve öksürürsün...
Ama alışırsın buna da. Kalendeki gedikleri sıvarsın, hatalar ile kapatırsın yavaş yavaş...
Uykuların gündüze, ruhun geceye teslim olur...
Pencereni kapatırsın... Hiç gündüz uğramaz sana, uğrayamaz.
Ve sanrılar ile dolu odanda hep gece...
Ona da alışırsın...
Geceye kamçıyı vurursun kadehlerinle..
Sen sadist, o mazoşist ve her gözyaşın ise orgazmın oluverir farkına varmadan...
BİR TOMAR ÜNLEM
O'nun kurgusu, kibiri, kini, egosu;
Zaafına yenik bir ezik, ezmeye proglamlı bir enik!
- Al sana bir tomar mutluluk. Sadece diz çök ve susmaya devam et! İtaat et!
O bir tomar mutluluğa salıncak yapıp sallanamayız...
Tutku;
Arkadan hançeri çoktan yemiş bir yalan!
Yalan;
Gerçeklere yapılan suni bir teneffüs...
Suni, ciğerlerindeki hava bile suni..!
Gerek yok...
İhtiyaç fazlası...
Ütopyalar ıskalanmış bir atış tahtası..!
Gerçek;
Sandığın kadar bilinçaltında çoğalan bir soru işareti;
Büyüdükçe ünlemlere dönüşen...
Zaafına yenik bir ezik, ezmeye proglamlı bir enik!
- Al sana bir tomar mutluluk. Sadece diz çök ve susmaya devam et! İtaat et!
O bir tomar mutluluğa salıncak yapıp sallanamayız...
Tutku;
Arkadan hançeri çoktan yemiş bir yalan!
Yalan;
Gerçeklere yapılan suni bir teneffüs...
Suni, ciğerlerindeki hava bile suni..!
Gerek yok...
İhtiyaç fazlası...
Ütopyalar ıskalanmış bir atış tahtası..!
Gerçek;
Sandığın kadar bilinçaltında çoğalan bir soru işareti;
Büyüdükçe ünlemlere dönüşen...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)