4 Eylül 2012 Salı
ŞİZOMONOLOG
- Bazen "gitme" diyemiyoruz. Gidiyor o...
- Gittikten sonra o, bir başına kalmadan önce ben... Bazen " bak gidiyorum?.." da diyemiyoruz. "Kalmak istiyorum" der gibi.
- Kapıya fısılda, hiç açamadığın o kapıya... Belki duruyordur orada, bekliyordur seni?
- Girsene içeri. Sence de yetmedi mi kapının aralığından bakmak hayata?
- Ama Bazen "gel" diyemiyoruz. Gelmiyor, ya da sesini duyamayacağı kadar uzakta sana...
- "Gel" desen belki duyar seni ha? Neden denemiyorsun ki! Çok mu alıştın gecelerin sırtına kamçı vurmasına?
- Çok mu yoruldun da duruyorsun öylece çıt çıkarmadan?
- Yorgun olan ayakların belki de akılsız başın cezasını çekiyordur, kim bilir?..
- Bazen "gitme" diyemiyoruz, ya da "gel"...
- Zaman geçiyor kumsaatinin içinde... Sonra bir el kumsaatini ters çeviriyor. Boğuluyorsun... Boğuyor seni zaman!
- Her defasında kuma gömülüyor bedenim, nefes alamıyorsun. Sadece ellerin kumun üstünde ve açıkta...
- İşte o zaman haykırıyorsun "gel", "gitme" diye... Ama bu sefer sesim çıkmıyor...
- Zaman acımasızca öldürüyor seni her gün, her saat, her dakika ve her saniye...
- Geç kalıyorum, geç kalıyoruz bazı şeylere.
- Bazen "gitme" diyemiyoruz o uzaklaşırken. Öylece kalıyoruz ardından bakarken...
- Kapının aralığından bakıyoruz hayata, "gel" diyemiyorum.
- Kumsaatinin içinde hapsolmuşuz, üzerime çığ gibi düşerken zaman, kapı ağırlaşıyor, açamıyoruz.
- Ağzımız doluyor, konuşamıyorum, nefes alamıyoruz, boğuluyorum!
- Bu kısır dönenceden çıkamıyoruz!
- Peki neden camı kırmayı denemiyorum?
- Bazen çok mu geç kalıyoruz. Bilmiyorum!
- Bazen bilemiyoruz...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder